Bilim İtaatsiz Olana İhtiyaç Duyar: Çünkü Anlatılan Senin Hikâyendir

Bilim, var olanı olduğu gibi kabullenmeyi reddederek ilerler. Her yeni keşif, her devrimsel kuram, birilerinin "böyle gelmiş, böyle gitmez" demesiyle başlar. Otoriteye, yerleşik dogmalara ve alışılmış anlatılara karşı gösterilen itaatsizlik, bilimin ilerlemesinin itici gücüdür. Bu yüzden bilim, itaatkâr kopyacılardan çok, soran, şüphe eden ve sınırları zorlayan bireylere ihtiyaç duyar. Çünkü ilerleme, konfor alanının dışında, bilinmeyenin sınırlarında gerçekleşir.

İşte tam da bu yüzden, anlatılan senin hikâyendir. Sana sunulan gerçeklik, tarih, bilgi ya da bilimsel anlatı, yalnızca olduğu haliyle tüketmen için değildir; onu sorgulamak, dönüştürmek ve kendi özgün yorumunu katmak için vardır. Çünkü her anlatı, her kurgu, onu yeniden yazabilecek bir başka "sen"i bekler. Sadece pasif bir dinleyici ya da öğrenici olman değil, aktif bir kurucu, bir değiştiren, bir dönüştüren olman gerekir.

Senin hikâyen, sana anlatılanla başlar; ama orada bitmez. Bilim, bu hikâyeyi daha ileri taşımanı ister. Kopuşları, sorgulamaları ve isyanları —yani itaatsizlikleri— doğallıkla içinde barındıran bir uğraş olarak, her bireyi "kendi anlatısının yazarı" olmaya çağırır.

Bu yüzden bilim, yalnızca Newton’un elmaya bakmasıyla değil, o elmanın neden yere düştüğünü sormaya cüret etmesiyle doğdu. Galileo'nun teleskobunu göğe çevirmesi, Aristotelesçi evren tasarımına "itaatsizce" meydan okuması sayesinde modern astronomi başladı. Marie Curie, kendi zamanının cinsiyetçi bilim camiasına boyun eğmeyerek radyoaktiviteyi keşfetti. Her biri, kendilerine anlatılan hikâyeyi dinlemekle yetinmedi; kendi hikâyelerini yazdılar.

Sen de bugün anlatılanla yetinmek zorunda değilsin. Sana öğretilenle, önüne konulanla yetinme. Sorgula. Şüphe et. Kendi sorularını sor. Kendi yolunu çiz. Çünkü anlatılan senin hikâyendir —ve onu yalnızca başkalarının sözleriyle değil, kendi itaatsiz aklınla yeniden kurarsan gerçek anlamını bulur.

Ve belki de, bilim tam da o anda, seninle birlikte yeniden başlar.